Cinsel İsteksizlik
Kadınların sıklıkla karşılaştığı cinsel işlev bozukluklarının başında cinsel ilginin duyumlarının ve isteğinin azalması gelir..
Azalmış Cinsel İstek Bozukluğu,Sürekli olarak ya da yineleyici bir biçimde, cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması ya da hiç olmaması olarak tanımlanmaktadır. Değerlendirme cinsel ilgi ve istek sorunu olan kişinin yaşı, yaşam koşulları, genel sağlığı ve sorun oluşmadan önceki cinsel isteği gibi etkenler de göz önüne alınarak yapılmalıdır.
Cinsel istek bozukluğu kadınlarda puberte döneminden başlayarak devam eden primer birsorun olarak ortaya çıkabileceği gibi yaşamın herhangi bir döneminde cinsel partnerle yaşanan genel ilişkideki sorunlar, depresyon gibi psikolojik bozukluklar, gebelik, doğum, psikolojik travma ya da ilaca bağlı belirgin bir neden veya durum sonucu sekonder bir sorun olarak da ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, kadının sosyal çevredeki sorunu, evlilik dışı bir ilişki yaşaması, görücü usulü evlilik yapması, çözülmemiş çatışmalar yaşaması ve en önemlisi de mutsuz bir evlilik sürdürmesi cinsel isteğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bunun dışında, sorunu yaşayan kadının cinsel içerikli hayal ve düşüncelerinin, karşı cinse olan ilgisinin, masturbasyon yapma sıklığının ve partneriyle yaşadığı ilişki sıklığının da cinsel isteksizlikte önemli bir payı vardır.
Bazen kadınlar cinsel aktiviteye cinsel istekleri olduğu halde katılmayabiliyor ya da cinsel istekleri olmadığı halde katılabiliyor. Buradaki en temel neden, cinsel yaşamı olumsuz olarak etkileyen bir takım yanlış inançların varlığıdır. Özellikle “Sevişmeyi başlatan kadın azgın ve istenen bir kadın değildir!” cinsel mitine olan inancın, kadınların cinsel aktiviteye başlamalarına engel olduğu bir gerçektir. Ancak bu kadınlar eşleri tarafından başlatılan aktivitelerde yer alabilmekte, herhangi bir uyarılma veya orgazm sorunu yaşamamaktadır. Diğer taraftan, toplumumuzda halâ kadının kocasına karşı görevlerinden birinin, onunla cinsel ilişkiye sadece kocası istediği için girmesi gerektiğine olan inançtır. Bu durum da, özünde keyifli bir aktivitenin bir iş ve hatta bir işkence olarak görülmesine neden olmaktadır. Bu olumsuz düşünce ve inanışlar doğuştan varolan cinsel dürtülerin, zaman içinde geliştirdiğimiz cinsellikle ilgili bilgi, tutum ve deneyimlerimizle nasıl biçimlendiğini göstermektedir.
Cinsel istek azlığından şikayet eden kişinin yaşı dikkat edilmesi gereken önemli faktörlerden biridir. Yaşın ilerlemesi ile birlikte meydana gelen biyolojik değişim, cinsel istek azlığı yaratmaktadır. Özellikle, menapoz ve öncesi-sonrası oluşan hormonal değişim, vulvada ve vajendeatrofi, vajinanın salgılarında azalma ve sonuçta vajinada kuruluğa ve hatta ilişki sırasında ağrıya neden olmaktadır. Bir kadının düzenli adet görmesinin birçok kültürde doğurganlığın ve dişiliğin tanımı olarak algılanması, menapozun da “kadınlığın kaybedilmesi” gibi düşünülmesine ve hatta buna bağlı olarak “bu yaştan sonra” cinselliğin yaşanmasının da hoş olmayacağı gibi olumsuz inançlara yol açmaktadır. Dolayısıyla, cinsel istek azlığı söz konusu olsa bile bu dönemde sorun olarak algılanmamakta ve bu amaçla tedaviye başvurulmamaktadır.
Cinsel istek azlığına sebep olan etkenlerden diğerleri de kullanılan ilaçlar (psikiyatrik bozuklukların tedavisinde kullanılan ilaçlar, doğum kontrol hapları, tansiyon ilaçları), bazı bedensel hastalıklar (diabet, yüksek tansiyon gibi), alkol kullanımı, kanser tedavileri ve erken yaşam deneyimleri içinde herhangi bir cinsel taciz ve tecavüz öyküsünün varlığıdır. Cinsel içerikli travma öyküsü olan kadının daha sonraki her cinsel yaşantısını geçmişte yaşadığı tecavüz sahneleri ile bağdaştırması cinsel aktivitelerden ve yakınlaşmalardan uzak durmasına neden olmaktadır.
Kadınlarda Cinsel İsteksizlik – Cinsel Soğukluk
Doyurucu cinsel ilişki için öncelikle kişinin kendi içinde bir istek duyması, isteğin bir partnere yönelmesi gerekir ve bu süreç içinde kişinin mizacı ve iç dünyasıyla ilgili psikolojik etkenler, bedensel durumla ilgili biyolojik etmenler, bizi kuşatan ve içinde yaşadığımız çevresel ve kültürel etkenler belirleyici rol oynarlar.
Partnerler arasında yanlış anlamalara ve ciddi çatışmalara yol açan en önemli faktörlerden biri eşlerin cinsel istek düzeylerinin belirgin olarak farklı olmasıdır.
Cinsel işlev bozuklukları arasında sık görülen bozukluklardan biri olan cinsel isteksizlik sorunun tanımlanması bu konuyla ilgilenen uzmanlar arasında fikir ayrılıklarına yol açmıştır. Kişinin partneriyle ilgili düşünce ve hisleri, inançları, sosyal durumu, yaşı, mesleği, cinsellikle ilgili kültürel normları, yeterli özgüven, cinsellikle ilgili önceki deneyimlerin olumlu olması, uygun bir cinsel eşin olması, cinsellik dışındaki alanlarda da iyi bir ilişkinin olması, cinsel isteğin yoğunluğu ve sıklığı gibi birçok kriteri göz önüne almak gerekmektedir. Bu nedenle cinsel isteğin objektif kriterlerini belirlemek oldukça güçtür.
Cinsel istek nedir?
Kişinin karşı cinsle ilişkiye girme arzusudur. Olası çekici cinsel partnere yönelik dikkatin olması, yazılı veya görsel erotik materyallere karşı ilgi, cinsel içerikli rüyalar veya fanteziler kurma, cinsel etkinlikle ilgili arzuların farkında olunmasıdır. Bir partnerle cinsel ilişkiye girmeyi istemektedir. Cinselliğin azalmasına ilişkin hayal kırıklığını da kapsamaktadır. Görme, koklama, işitme, dokunma, tatma, düşünce ve duygular cinsel isteği meydana getirir.
Cinsel isteksizlik nedir?
Azalmış cinsel istek, yeterli cinsel uyarı olmasına rağmen cinsel fantezilerin ve cinsel etkinlikte bulunma isteğinin az olması veya hiç olmaması, cinsel arzu duyulmaması durumudur. Halk arasında “frijidite” ya da “cinsel soğukluk” olarak da adlandırılmaktadır.
Cinsel İsteksizliğin Tipleri
1-Primer Cinsel İsteksizlik
Ergenlik döneminde başlar.
2-Sekonder Cinsel İsteksizlik
Cinsel sorunu olmayan bir kadının hayatının herhangi bir evresinde cinsel açıdan isteksizleşmesidir.
Cinsel isteksizlik ne sıklıkla görülür?
Cinsel isteksizlik, kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Cinsel isteksizlik kadınların ortalama %33’ünde görülür. Oranlar yaşa bağlı olarak artmaktadır.
Cinsel Soğukluğun Nedenleri Nelerdir?
1- Fiziksel Faktörler:Yaşlanma ve menopoz, cinsellikten uzun süre uzak kalmak, kullanılan bazı ilaçlar, alkolizm, böbrek, karaciğer ve kalp yetmezliği, tiroid hastalıkları, şeker hastalığı ve yüksek tansiyon gibi kronik hastalıklar, multipl skleroz, Parkinson gibi nörolojik problemler, ameliyatla rahmin alınması, hormonal dengesizlikler, doğumdan sonraki lohusalık ve emzirme dönemleri, cinsel organlarının yapı ve fonksiyonlarının bilinmemesi, rahim ağzı enfeksiyonları, vajinal mantar, trikomonas gibi vajen enfeksiyonları, vajen akıntıları, yaşa bağlı hormonal yetersizlikten kaynaklanan kuruluk, ameliyat sonrası meydana gelmiş yapışıklıklar gibi cinsel hayatı etkileyecek jinekolojik rahatsızlıklar, ilişkide ağrı hissetmedir.
2- Psikolojik Faktörler: Vaginismus, aşırı stres, eşler arasındaki geçimsizlikler ve çatışmalar, homoseksüellik, evlilikle ilgili problemler, beden şekli ile ilgili kaygılar, bıkkınlık, cinsel travmalar, tecavüz, ailede birinin ölümü, çocuk doğumu, taşınma gibi önemli yaşam olayları, ilişkiye gerekli özenin gösterilmemesi, cinsel ilişki ile bazı olumsuz anıların yerleşmesi, cinsel ilişkide bulunmanın bir suç veya günah olarak algılanması, anksiyete ve depresyondur.
Nedenleri toparlayacak olursak, bir kısmı erkeklerin sebep olduğu, bir kısmı kadınların kendilerinden gelen ve bir kısmı da çevre ile ilgili nedenlerdir. Kadınların yaklaşık %1’de gerçekten fiziksel bir problem vardır.Geri kalan %99’luk kesimin problemi tamamen psikolojiktir.
Tedavi
Tedavi, neden olan faktörün ortaya konmasından sonra mümkündür. Tedavinin amacı eşler arasında bir uyum oluşturulması ve aralarındaki bozulan iletişimin yeniden düzenlenmesidir. Eğer eşlerden birinde belirgin düzeyde cinsel istek azlığı varsa istek düzeyini arttırmaya çalışmak gerekir. Bazen de eşlerden birinde aşırı isteklilik ve talepler varsa dengeyi sağlamak açısından bu istek ve talepleri azaltmak gerekebilir. Bu nedenle tedaviye “çift” olarak hastalar kabul edilmelidir. Herhangi bir organik hastalık saptanamamışsa isteksizliğin nedeni psikolojiktir. Bu durumda çiftlerin birlikte psikiyatrik yardım alması gerekmektedir:
- Cinsel Terapi
- Aile Terapisi,
- Bedensel egzersizler,
- Cinsel egzersizler,
- Cinsel hayatta kısa ayrılıklardan sonra bir araya gelme, eğitim amaçlı erotik videolar seyretme, kıyafet değişikliği, tavırlardaki bir değişiklik, mekan değişikliği gibi küçük değişiklikler ve fanteziler yapılması vb. cinsel yaşama yeniliklerin kazandırılması,
Cinsel İsteksizlik Hakkında Bilinmeyenler
- Yapılan araştırma sonuçlarına göre seks; stres, yorgunluk ve baş ağrısıyla savaşır ve bu sayede bünyeyi de rahatlatır.
- Bazı kadınların kendiliğinden cinselliğe ilgileri yoktur fakat eşlerinin yaklaşımına fizyolojik bile olsa yanıt verir, uyarılır ve orgazm olurlar.
- Kadınlarda aşk cinsel isteği artıran bir etkendir.
- Cinsel isteksizlik kadının kısır olması demek değildir. Çünkü kadınlar hiç cinsel birleşme yapmadan da gebe kalabilirler.
- Genel olarak bütün kadınlar yeterli bedensel ve ruhsal uyarmalarla hazırlandıkları takdirde cinsel birleşmeden zevk alabilirler.
- Kadınların büyük çoğunluğu cinsel isteksizliklerinin gerçek nedenini kocalarının beceriksizliğinde ararlar. Oysa, çoğu kez durumdan erkek kadar, hatta ondan daha fazla, kadın sorumludur.
- Cinsel isteksizlik genellikle çiftler arasındaki sorunları yansıtır.