Cinsel terapi hakkında hastaların internet sayesinde artan bilgi ve kavrayışlarına karşın; işe yeni başlayan cinsel terapistlere, yeni gelen her hastaya tedavi içeriğini ve sürecini açıklamalarını tavsiye ederim. Çünkü cinsel terapinin ne içereceği ve programlı bir yaklaşımın nasıl takip edileceği hakkındaki organize bir durum karşısında hastalar, rahatlamış ve oldukça memnun kalmış görünürler. Ayrıca kapsamlı bir değerlendirme görüşmesinden sonra yürütme taslağı hazırlanmalıdır. Bu çerçevede hipotezler (varsayımlar) kurulması, hedeflerin belirlenmesi, meselelerin ayrıntılı işlenmesi ve planlı bir yapı izlenmesiçok önemlidir. Bu önermelere kısaca bir göz atalım:

Hipotezler

Değerlendirmede olduğu gibi terapiye de bir dizi hipotezle başlamak yararlı olur. Bu hipotezler, yeterli ve etkili bir ilerlemeyi kolaylaştırmak için yapılan öğrenilmiş tahminlerdir, yani varsayımlardır. Cinsel terapistleri yaygın problemlere hazırlayabilen bazı yardım edici hipotezler aşağıda belirtilmiştir:
-Başarı işareti olarak performansa odaklanan hastanın dar bir cinsellik tanımı vardır.
-Hastanın erkeksi ve kadınsı seks rollerine ilişkin kalıp yargısal görüşleri vardır; bu görüşler, yeni bilgilerin içselleştirilmesiyle çelişecektir.
-Hasta, cinsel uyarılmaya yardımcı olan bileşenleri anlamayacaktır.
-Hastanın cinsel etkileşimlere ilişkin bir kaçınma örüntüsü vardır; sonuç olarak terapiyi istemeden de olsa sabote edebilir.
Bu hipotezleri önceden yapan cinsel terapist, terapötik süreçte potansiyel tuzaklara karşı hazır olabilir ve başarı şansını arttırabilir. Bazı cinsel terapistler hipotez kurmayı uygun bulmayabilirler, çünkü bu durum onlar için, hastalarımızın terapiye beraberlerinde getirdiklerini dinlemediğimiz anlamına gelebilir. Bu bahsedilmesi gereken önemli bir noktadır. Hipotez kurmada çok ileriye gidilirse buna dikkat edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ancak, aynı zamanda çoğu cinsel terapiste bu hipotezleri kurma eğiliminin olduğuna da inanıyorum ve bunları daha açık ve klinik deneyimle tutarlı bir biçimde yapmalarını öneriyorum. Elbette hipotezlerin doğru olmadığı kanıtlanırsa cinsel terapist, bunu yaklaşımına uyarlaması gerekir. Ayrıca hipotezler bazen öyle bir şekilde dizilebilir ki, çoğu vakada, yanlış bir hipotez, terapötik bir kazanıma işaret ediyor olabilir.

Hedefler

Bize göre cinsel terapinin temel hedefi, karşılıklı cinsel rahatlık ve doyum yaratmak ya da çiftincinsel sorunlarını onarmalarına yardımcı olmaktır. Daha özgül hedefler, kapsamlı bir değerlendirme tamamlandıktan sonra kurulmalıdır. Hastaların genellikle terapiye oldukça özgül hedeflerle girdiklerini, fakat değerlendirmeden sonra yeni hedeflerin kurulması gerektiğini gördük. Örneğin, şiddetli iletişim problemlerine sahip bir çift, terapiye kadın partnerin koital orgazm olabilmesi hedefiyle girebilmektedir. Çift tarafından kurulan bu hedefe, partnerler arasındaki öfkeli çatışma devam ettikçe ulaşılması olası değildir. Cinsel terapistin görevi, çiftin psikolojik etmenleri ve doyumsal uyarılmaya ve cinsel zevke yol açan mekanik etmenleri anlamasına yardımcı olmaktır; böyle yaparak yeni hedefler belirlenebilir. Yeni hedefler, çiftin özgül hedeflerine ulaşabilmeleri için, öncelikle hazırlayıcı hedefler üzerine çalışmaları gerektiğini anladıklarında ortaya atılmalıdır. Bununla birlikte bu hazırlayıcı hedefleri başarmanın, rahatsızlığa yol açabileceğini anlamaları da önemlidir. Hastaların bu hazırlayıcı hedeflerini, basamak taşları ya da bir temel inşası olarak adlandırmak gerekir. Son ve çok önemli bir nokta, hedeflerin çiftle açık bir şekilde konuşulması gerektiğidir. Cinsel terapistin performans anksiyetesini arttıran hedefler kurmamaya dikkat etmesi gerekir. Örneğin, “ereksiyon istikrarının artması”, “orgazma ulaşma” ya da “boşalmayı kontrol etme” gibi hedefler, özellikle performans anksiyetesi tepkiyi ketliyorsa problemi gerçekten şiddetlendirebilir. Eğer performansla ilişkili bu tarz olumsuz sonuçlar meydana gelirse; bu durum, karşılıklı hazzın artması hedefine ikincil olan gelişmeler olarak görülmelidirler.

Süreç

Terapi esnasında birçok kişilerarası ve etkileşimsel süreçler yaşanabilir. Bunlar, planlı terapi programının bir parçası olmasalar da terapi başarısı için kritik olabilirler. Cinsel terapistin görünümü, muayenehanesinin ya da ofisinin görünümü ve eğitimsel referansları gibi etmenler, bir hasta için önemli olabilir. Hastanın bilgi isteklerine karşı duyarlı olmak ve ona telefonla aradığında çabucak dönmek de olumlu bir yakınlaşmayı kolaylaştırabilir. Bu etmenler bütün terapötik etkileşimlerinde bulunur ve cinsel terapine özel bir konu değildir.
Cinsel terapi kendi özel süreç konularını beraberinde getirir. Hassas ve potansiyel olarak çekinilebilecek materyallerden bahsetmek, özel duyarlılık gerektirir. Bir hastanın şöyle bir ifadesiyle sıklıkla karşılaşılır,“bundan daha önce hiç kimseye bahsetmemiştim.” Bu tarz bilgilere cinsel terapistin tepkisi kritiktir ve sonraki açıklamalar için cesaret verici ya da cesaret kırıcı olabilir. Hatta şunu söyleyen hastalarımız olmuştur, “bunu doktoruma anlatmaya çalıştım, fakat o kadar rahatsız olmuş gibi görünüyordu ki bahsedemedim.” Cinsel terapist hastasına cinsel konulardan konuşmanın zorluğundan bahsederek, cinsel problemlerle baş etmede deneyimli olduğunu konusunda model olmalı ve güvence vermelidir. Hasta oldukça garip gelen bir bilgi ya da davranış bildirdiğinde dahi cinsel terapist dengeli ve sakin kalarak hastanın diğer açıklamalarını cesaretlendirmelidir.
Terapist-hasta duygularının gelişimlerine de dikkat edilmelidir. Cinsel terapistle cinsel konular hakkındaki ilk konuşmaların hastada fantezi kurmaya ve cinsel çekime yol açabileceği akılda tutulmalıdır. Cinsel terapist, terapi sürecinin potansiyel çekici doğasına karşı uyanık olmalı ve terapist-hasta ilişkisini kişiselleştirmekten kaçınmalıdır, hastanın çekici bir biçimde davrandığından şüphe ederse, terapide bu meseleyi ele almalıdır. Ancak cinsel terapist hastasına karşı çekim hissederse ya da çekici bir biçimde davrandığını fark ederse, acilen bir meslektaşa danışmalı, problemin büyüklüğünü değerlendirmesi ve bu karşı aktarımla mücadele etmek için bir strateji kurmada yardım etmesini istemelidir. Meslektaşı cinsel terapisti bu konuyu hastasıyla konuşması ya da hastasını başka bir cinsel terapiste yönlendirmesi konusunda cesaretlendirebilir. Şuna bir açıklık getirmek istiyoruz ki bizim perspektifimizden hasta ve terapist arasındaki cinsel yakınlaşma kabul edilemez ve herhangi bir koşul dahilinde haklı gösterilemez.
Ayrıca cinsel terapist heteroseksüel çiftlerle yalnız çalışıyorsa, taraf tutuyor gibi görünmekten kaçınmalıdır. Bir çift genellikle terapistin aynı cinsiyetten hastanın tarafında olduğunu varsayar. Bu mesele, terapinin başında ele alınmalıdır ve terapi gerektirirse bu varsayımlara karşı durulmalıdır. Cinsel terapist, hemen her oturumda her iki partnerin de bireysel olarak çalışmasını gerektiren sorunların yanı sıra birlikte çalışmalarını gerektiren sorunları da tekrarlamaya ve tanımlamaya çalışmalıdır. Bu stratejiyle partnerlerin her biri değişim odağının yalnızca kendisi olmayacağını düşünecektir.

Yapı ve İçerik

Cinsel terapinde bir sonraki ele alınan şey, terapinin kendisinin yapı ve içeriğidir. Terapi değerlendirme ile başlar. İlişki sorunları ilerlemeyi engelleyecek büyüklükteyse bunlara ilk başta müdahale edilmelidir. Eğer ilişki sorunları yıkıcı ya da engelleyici değilse cinsel terapi başlayabilir. Bize göre terapi, 3 aşamalı olarak yorumlanabilir:
1.Aşama: Genellikle aşağıdaki hedeflerin bazılarına ya da tamamına odaklanır: Bilgi edinilmesi, cinsel farklılıkların görüşülmesi, istenilen cinsel davranışların (ve cinsel yaklaşımların) tanımlanması ve performans anksiyetesi bulunup bulunmadığının saptanması. Çiftin ya da bireyin sorunlarının boyutlarına bağlı olarak, bu ilk terapi aşaması, bir ila birkaç oturumu kapsayabilir. Temel olarak 1. aşama, odaklanılan bir cinsel terapi yaklaşımıyla ilerlemek için bulunan uygun bilgi, hedefler ve motivasyonu sağlamaya odaklanır.

2.Aşama: 1. aşama esnasında tanımlanan daha özgül cinsel hedefler üzerine aktif olarak çalışmayı içerir. Bu, örneğin, performans anksiyetesini azaltmak için yeni yaklaşımlar ve davranışlar uygulamayı, uyarılmayı arttırmak için fantezi denemeyi ve yanlış anlamaları azaltmak ve cinsel istekleri göstermek için iletişim pratiği yapmayı içerebilir. Gerçek dışı inançları düzeltmek için bilişsel yaklaşımlar da bu aşama esnasında yer alır.

3.Aşama: Tedavi sürecini ve sonuçları gözden geçirmeyi (kazançları pekiştirmek ve başarma duygusunu sağlamak) ve tedavi genelleştirmesi ve nüksetmeden kaçınmak için plan yapmayı içerir. 3. aşamaya, 2. aşamanın programları başarılıymış gibi göründüğü ve minimal düzeyde terapist rehberliğinde kendi başına devam edebilme sürecine girildiğinde başlamalıdır. Bu aşamaya, cinsel problemin nasıl geliştiğini, terapinin başında çift ya da bireyin neler yaşadığını, hangi hedeflerin kurulduğunu ve hangi hedeflerde başarıya ulaşıldığını özetleyerek başlanmalıdır. Sonra, gelecekte sakınılması gereken tuzaklardan (bunlar, problemlerin nüksetmesine yol açabilir) bahsedilmeli ve bu problemlerle baş etme stratejisini özetlenmelidir.

Oturum Araları ve Terapinin Uzunluğu

Çoğu cinsel işlev bozukluğu problemine yaklaşımımız, oturum aralarını haftalık olarak ayırmaktır. Olanağı bulunduğu zaman başlangıç değerlendirmesi esnasında hastalarımızı daha hızlı bir tempoda görürüz. Ancak, deneyimlerimize dayanarak, terapi esnasında ev ödevi uygulaması için zaman kalmasına izin vermek ve sürekliliği kaybetmeden yansıtmak için haftalık oturumları öneririz. Oturum araları, farklı bir programın çifte daha iyi hizmet edip edemeyeceğini belirlemek için düzenli olarak, her neden olursa olsun terapi akışını bozmadan değerlendirilmelidir. Çift ya da birey, terapi yönergelerini takip etmekten fazla şikayetçiyse, bir defa ilerleme sağlandığı takdirde oturum aralarını 2, 3 hatta 4 haftada bire çıkarmak olasıdır. Oturum araları birkaç haftadan fazla olarak ayrıldığında telefonla iletişime olanak sağlayan yönergeler verilebilir ve hatta gerektiğinde acil durum oturumları yapılabilir. Hastalarımızın çoğu, terapi hedeflerine 10 oturum içersinde başarıyla ulaşabilmektedir.
Sonuç olarak bu taslak, semptom odaklı cinsel terapiye kapsamlı bir yaklaşımın öğelerini barındırmaktadır, fakat bu sadece bulgusal bir rehberdir. Her zaman tedavi planını hastanın ya da çiftin ihtiyaçlarına göre geliştirmek gerekir.