Günlük yaşantımızda hepimizin renklerden etkilendiği bilinen bir gerçektir. Bulunduğumuz mekanlarda canlı renkler bize huzur ve mutluluk verirken, mat ve soluk renkler ise bizlere sıkıntı verir.
Günlük yaşantımızda hepimizin renklerden etkilendiği bilinen bir gerçektir. Bulunduğumuz mekanlarda canlı renkler bize huzur ve mutluluk verirken, mat ve soluk renkler ise bizlere sıkıntı verir. Renkler karşısında niçin farklı ruh halleri yaşıyoruz? Ruh halimizi, renkler ne yönde tesirler?
Renklerin gizemli dünyasını öğrenmek istiyorsak önce ışığın ne olduğunu anlamamız gerekir. Işık, şekli ve rengi oluşturan, bir çeşit elektromanyetik enerjidir. Güneş tarafından muhtelif dalga boylarında üretilen bu güç, cisimlerden yansıyıp, gözümüz tarafından algılandığında, ışığı görmüş oluruz. Aslında çevremizde bulunan ve görebildiğimiz bütün şey, ışığın bir yansımasıdır. Işık bir cisme çarparak yansıma yapana dek, gözümüzle görebilme olanağımız yoktur. Renk ise, ışığın ayrılmaz bir parçasıdır. Işık, farklı dalga boylarına dönüştüğünde, emildiğinde ya da kırıldığında muhtelif renkler ortaya çıkar. Bu tıpkı bir prizmayı güneş ışığına doğru tutmaya eşdeğer. Ne var ki gökkuşağını oluşturan renkler, renk tayfının ufak bir bölümüdür. Gerçekte bütün rengin bir epey tonu ve çeşidi bulunur. bütün rengin kendine özgü bir emme ve yansıtma özelliği mevcuttur. Cisimler ise, güneş ışığını oluşturan renkleri kendi özelliklerine bağlantılı bi şekilde, emer ve yansıtırlar.
Renk, bir ışık frekansının belli oranda yoğunlaşması sonucunda ortaya çıkar. Renkleri kendi içlerinde ise, üç esas gruba ayırabiliriz. Birincisi; al, sarı ve mavi’nin bulunduğu ana renkler grubudur. İkincisi, bu üç rengin muhtelif kombinasyonlarda biraraya getirilmesi sonucunda oluşan gruptur. Örneğin: Sarı+mavi=Yeşil, Kırmızı+sarı=Turuncu, Kırmızı+mavi=Mor gibi. İlk gruptaki renklerle, ikinci gruptaki renklerin karıştırılması sonucunda ise, üçüncü grup renkler oluşur. Renkler, dünyamızda dört Ana özellik olan: Hava,Toprak,Su,Ateş birlikte birebir etkileşimleri bulunur. al renk Ateş’i, Sarı renk Hava’yı, Yeşil renk Su’yu, Mavi renk ise Toprak’ı semboller.
Makro uzayda ise, Renk evrenleri bulunur ve iki Ana Renk’den oluşur, bunlar; al Ötesi alemler ve Mor Ötesi Evrenlerdir. al ötesinde mekan alan alemler (cehennemler) sıcak ve yakıcı, Mor Ötesi alemler (cennetler) ise huzur verici ve ilahidir.
Renklerin farklı bir özelliği ise, irade dünyamızın en derin noktalarına kadar uyarma gücüne sahip olmalarıdır. bütün insanın renklere karşı verdiği tepki farklıdır. Bir insana huzur veren mavi renk, bir diğerine soğuk ya da itici gelebilir. ya da birine coşku veren al, bir diğerine hüzün verebilir. İnsanların renkten etkilenmelerini meydana getiren olgular, karakter oluşumları, yaşam koşulları ve bilinçaltında bastırılmış olan isteklerdir. birtakım insanlar hangi renkle barışık olduklarını bilirken çoğu ise bu konuda bütünüyle bilinçsizdir. İnsanlar renk seçerken, o rengin kendilerine getireceği yararı ya da zararı düşünmezler. Sonuçta bütün renk, kendine has birtakım tedavi edici ve dengeleyici unsurları da içersinde taşır.
Renk bilim nedir ve Nasıl doğmuştur?
Tarihe baktığımızda eski Mısırlıların renklere ve renklerle yapılan şifaya epey ehemmiyet verdiğini görebiliriz. Bu sebepten Karnak ve Teb gibi tapınaklarda renk kullanmışlar ve renk şifacılığını pekiştirmek sebebiyle, renk salonları inşa etmişlerdir. eşdeğer şeyi kadim Hind ve Çin uygarlıklarında da görebiliyoruz. Oradaki şifacı din adamları da insanın yedi katlı doğası birlikte güneş tayfının yedi rengi arasındaki bağlantıyı esas alarak, bir renk bilim sistemi kurmuşlardır.
1670 yılında İngiliz fizikçi Ishaac Newton, karanlık bir odada güneş ışığının önce bir delikten odaya girmesini sağlamış, sonraları bu ışığın önüne bir prizma koyarak parçalanış halini bir ak perdeye aksettirerek, yedi rengi elde etmiştir. Newton, ak perde üzerindeki renklerin bir dizi birlikte dizilişine Spektrum Solares (Güneş tayfı) adını vermiştir. Daha sonraları güneş ışığını meydana getiren renk tayfı üzerinde araştırmalarına sürek ederek, renk bilimini, bir bilim dalı bi şekilde ortaya koymuştu .